2024 yılının ilk sabahına uyandıktan sonra otelde aldığımız kahvaltı sonrası Ronda'yı keşfetmek üzere yola çıktık. Ronda, Emeviler'in yarımadadan çekilirken İspanyollara en son teslim ettikleri kale olma özelliğini taşıyor. Bu nedenle hem İslam hem de Hristiyan dinlerinin etkisi altında kalmış izler barındırıyor. Kireç taşından dik bir yarığın iki tarafında büyük bir kayalığın üzerinde kurulmuş ve dünyanın en eski boğa güreşi arenasının bulunduğu tipik bir beyaz Endülüs köyüdür. Burada ilk matador Pedro Romero'nun heykelini görmeniz mümkün. Geleneklere göre boğa matadoru öldürdüğünde annesi de katlediliyormuş. Bu arada Endülüs'ün en önemli yemeğinin 4 saat kısık ateşte pişirilen boğa kuyruğu olduğunu biliyor muydunuz? Ronda da aynı zamanda İspanya'da profesyonel askerlik eğitimi veriliyor. Kentte Güzellik Caddesi'nde dolaştığınızda bir anda köklü ailelerin malikhanelerine rastlıyorsunuz. Ronda'dan sonra Setenil de las Bodegas'a ilerledik. Burası da beyaz boyalı evleri ile kayalıklarla bir bütün oluşturacak şekilde inşa edilmiş binaları ile göz kamaştıran İspanya'nın şirin güney kasabalarından biri.
Akşam saatlerine doğru soluğu tekrardan Sevilla'da aldık. Şehir merkezini turladığınızda karşınıza Kristof Kolomb'un gömüldüğü yer olması nedeniyle özel bir öneme sahip olan Sevilla katedrali çıkıyor. Katedralin çan kulesi Giralda 1987 yılında UNESCO tarafından dünya mirası ilan edilmiş. Dünyada halen kullanılan kraliyet sarayları arasında en eskisi olan ve 13. yüzyılda inşa edilmiş Alcazar ve kentin en önemli turistik bölgelerinden biri olan Santa Cruz (orta çağ döneminde şehrin Yahudi azınlığının yaşadığı yer) Sevilla'da görülmeye değer diğer noktalar. Rehberimizin anlatımına göre Sevilla'daki insanlar çalışmaktan ziyade eğlence düşkünlükleriyle biliniyorlarmış. Bizlerde tur katılımcıları olarak bunun hakkını verebilmek ve yerinde deneyimlemek için Flamenco dans gösterisini Sangria'larımız eşliğinde izleme fırsatını yakaladık.