Logo

Logo

22 Ekim 2022 Cumartesi

Reskilling & Upskilling: Sende ne durumda?

Yeteneğin %50'si genetik bir miras olsa da kalan yarısı disiplin, yoğun çalışma ve altyapıdan başlayarak gelişime dayanıyor. Diplomalarımızda ne yazarsa yazsın - ki artık raf ömrünün kısaldığını hepimiz biliyoruz -, hangi şahane okullardan / üniversitelerden mezun olursak olalım, toplumun ve iş yaşamının hızla değişen dinamikleri nedeniyle neredeyse her gün vasıfsızlaşıyoruz. Bu vasıfsızlaşmaya (deskilling) - hangi kuşaktan olursak olalım - karşı koymak için de iki aracımız bulunuyor; kendi alanında farklı bir iş yapış şekline gidebilmek için becerileri güncellemek / güçlendirmek (upskilling) ve tamamen bambaşka bir alanda / rolde çalışabilmek için yepyeni bir beceri seti kazanmak (reskilling). Bundan sonra belki de dikkate alacağımız en önemli konu öğrenme çevikliği (learning agility) olacak. Çünkü bu çeviklik bir insanda varsa, o kişinin yepyeni alanlarda başarı sağlaması çok da zor olmayacak. 

Peki Türkiye'nin eğitim kurumları ve müfredat odaklı eğitim sistemimiz bu yetkinlikleri geliştirmeye ne derece hazır? Gelecekte iş dünyasında ihtiyaç duyulacak başta sosyal ve dijital yetkinliklerle uyumlu mu? Okulda edinilen bilginin gerçek yaşamdaki karşılığı konusunda Türkiye'nin gençleri de bir hayli endişeli ki UNIVERSUM'un 2022 yılındaki "En çekici işverenler" araştırmasında - son yıllarda sürekli olduğu gibi - öğrencilerin ve genç profesyonellerin çalışmayı arzu ettikleri şirketlerden en önemli beklentilerinin gelişim ve öğrenime yatırım olduğunu görüyoruz. Öte yandan eğitim sistemi güçlü kabul edilen ülkelerde (örn. Finlandiya, Güney Kore, Kanada) şirketlerden çalışanların gelişimlerine yatırım yapılmasının beklenmesi gençlerin ilk beş önceliği içerisinde yer almıyor. Bu durumu gelişmiş ülkelerin eğitime doyması olarak değil, özyönetimli öğrenmeye çoktan geçmiş olmaları şeklinde yorumlayabiliriz. Bir diğer ifadeyle öğrenme ve gelişimin kurumlar tarafından servis edilmesi gereken bir fayda değil, kişisel olarak yaşam boyu sürdürülmesi gereken aktif bir beceri halini almasının önemine inanıyorum. Kendi kendine öğrenme (otodidaktizm) anlayışının okul öncesinden başlayarak geliştirilmesi gerekir kanaatindeyim.

8 Ekim 2022 Cumartesi

Fütürist manifestosu

Bu yazımda 3 yıldır üyesi olduğum Fütüristler Derneği'nin manifestosunu sizlerle madde madde paylaşacağım. Zamanın ruhuna uygun olarak umarım hepimiz tarafından içselleştirilir ve yeni nesillere rehber olur.

  • İnsanlık tarihinin en önemli değişimlerinden birini geçiriyoruz. Dünyada her anlamda tıkanıklık, mutsuzluk ve karamsarlık hakim. Kendimize yeni hedefler koymalı, yeni motivasyon unsurları belirlemeliyiz.
  • Geleceğin nasıl olacağını değil, sahip olduğumuz bilgiyi doğru kullandığımızda kurabileceğimiz yeni dünya uygarlığının nasıl olacağını uzgörebilir, onu şekillendirebiliriz.
  • Bilgi ve teknolojiyi kullanarak muhtelif gelecekler oluşturulabileceğini kabul etmeli ve yaşamın tüm boyutları için alternatif senaryolar, olumlu gelecek tasarımları yapılabileceğini benimsemeliyiz.
  • Açlık, fakirlik, savaş gibi büyük insanlık sorunlarının engellenebilir ve kabul edilemez  olduğuna inanan bir kültürü inşa etmeliyiz. Bu konuda taviz vermek, geleceğe kalacak mirasımızda bu sorunların aynen tekrarlanması demektir.
  • Sürdürülebilir küresel gelecek için etik değerlere olan duyarlılığın artırılmasını ve uluslararası ortak bir hukuki düzenin kurulmasını sağlamalıyız.
  • Dünya zengin kaynaklara sahiptir. Bu kaynakların belli sayıda ülke ve/veya toplum tarafından kontrol edilmesini engellemeli, çalışmak-üretmek için yeni teşvik mekanizmaları ve sistemleri hayata geçirmeliyiz.
  • Dünyayı ve kaynaklarını tüm insanlığın ortak mirası olarak kabul eden anlayış ve uygulamalar geliştirmeliyiz.
  • Çok gelişmiş teknolojilere sahibiz. Daha da gelişmişlerini yaratacağız. Yeni teknolojilerin evrene zarar vermemesi için sosyal ve ekonomik sistemlerimizi de refahımızı artıracak olan teknoloji ile aynı hızda geliştirmeyi hedeflemeliyiz. Teknoloji tüm dünya vatandaşları ve canlıları için sosyal-ekonomik refah sağlamaya hizmet etmeli.
  • Barışçıl ve sürdürülebilir küresel uygarlığın kurulmasını sağlayacak uygulanabilir planlar geliştirmeli, kağıt üzerinde kalan insan haklarını yaşamın merkezine oturtmalıyız.
  • Doğal kaynakları temel alarak sosyal adaleti en insani ve etkili biçimde sağlamalıyız.
  • Tüm ürün ve hizmetleri herkes için kolay ulaşılabilir hale getirmeliyiz.
  • İnsanın akıl ve zekasını kullanarak yaratıcılığını teşvik etmek için teknolojiden yararlanmasını sağlamalıyız.
Ne dersiniz, bunları hep beraber yapabilir miyiz?

1 Ekim 2022 Cumartesi

2030 yılına yolculuk yapalım mı?

1 Ekim Dünya Kahve Günü'nde mis gibi filtre kahvemi yudumlarken sizlerle birlikte geleceğe yolculuk yapmaya ne dersiniz? 

2030 yılında bir gün... Yatağınızdan uyandınız, yerinizden kalktınız ve lavaboya gittiniz. Aynaya bakar bakmaz aynanın yüzeyine gömülü kızıl ötesi ışınlarla ateşiniz ölçüldü. Ateşiniz neyse ki normal. Elinizi yüzünüzü yıkadınız, dişinizi fırçalıyorsunuz. Fırçanız bir yandan dişinizi temizliyor, öte yandan ağzınızdaki tükürüğü analiz ediyor. Eyvah eyvah! Ağzınızda virüs olabileceğini düşündürecek maddeler var. Üstelik yoğunluğu da yüksek. Aynada o anda bir uyarı beliriyor. Özel hazırlanmış kiti kullanmanız isteniyor. Ezca dolabında istiflenmiş kitlerden birini alıyorsunuz. Talimata uygun biçimde içindeki aparatı akıllı telefonunuza takıyorsunuz ve üzerindeki iğne ile aparata yerleştirilmiş ince tabakaya parmağınızdan bir damla kanınızı damlatıyorsunuz. İşte budur! Birkaç dakika içinde size hangi grip virüs tipinin bulaştığı bilgisi telefonunuzun ekranından yansıtılıyor. O bilgi aynı zamanda aile hekimine ulaşıyor. Aile hekiminiz bu arada yapay zekalı bir "robodok". Bünyenize uygun bir reçete yazıyor ve en yakın eczaneye gönderiyor. Neler yapmanız gerektiğini sıralıyor: "Başkalarına bulaştırmamak için kendinizi karantinaya alın. Havlunuzu ayırın. İlaçlarınızı zamanında alın. İstirahat edin. Zaten bir haftalık raporunuz işyerinize ulaştı bile. Bundan sağlık sigortanızın da haberi var. Masrafların bir kısmını o karşıladı. Geri kalan kısmı bankadaki hesabınızdan çekildi." 

Dijital Kişisel Asistanınıza hasta olduğunuzu söylemeye gerek bile yok. O her şeyden anında haberdar oluyor. Zaten hastalığınız süresince kurallara uyup uymadığınızı, ilaçlarınızı aksatmadan alıp almadığınızı o kontrol edecek. Görevi elbette bundan ibaret değil. Önümüzdeki günlerde gerçekleşecek toplantılarınızı gözden geçiriyor. Acil olmayanları, muhataplarınızın Dijital Kişisel Asistanlarıyla iletişime geçerek erteliyor. Acil olanlar için videolu toplantılar organize ediyor. Güncellenen takviminizi size TV ekranından gösteriyor ve sesli olarak anlatıyor. İsterseniz sabah kahvenizi hazırlamayı, dinlenirken keyif alacağınız müzikleri ya da filmleri sunmayı teklif ediyor. O sırada eczaneden ilaçları getiren dron balkonunuza inmek üzere. "Geçmiş olsun." Buradaki "geçmiş olsun" ifadesini biraz da mecazi anlamda ele almak lazım. Kişisel verileriniz o kadar çok elden ele dolaştı ki, siz bile onların tamamını aklınızda tutamazsınız. Sağlık sigortanızdan işyerinizdeki İK departmanına, oradan bağlı olduğunuz müdürünüze, bankanızdan halk sağlığı ve güvenlik birimlerine, emeklilik kurumundan yaşadığınız apartman dairesinin bulunduğu sitenin yönetimine... Milyonlarca byte'lık bilgiler ışık hızıyla "bulut" dediğimiz görünmez belleklerdeki yüzlerce dosyaya ulaştı. Üstelik "blokzincir" ile değişmez şekilde...

Peki sizce gelecek nasıl gelecek? :)