Fiziksel ve dijital kavramlarının birleşiminden oluşmuş bir kelime olan fijital, üzerinde dijital izler taşıyan bir fiziksel deneyim olarak adlandırabiliriz. Örnek vermek gerekirse; eskiden durağa telefon ederek ya da yoldan ıslık çalarak çağırdığımız taksiyi artık akıllı telefonlarımızdaki uygulamayla ayağımıza kadar getirtiyoruz. Bir başka ifadeyle dijital kanalla çağırdığımız taksiyle fiziksel olarak yolculuk yapıyoruz, dolayısıyla dijital ortamda var olan bir eylemi fiziksel dünyaya taşıyoruz.
2000 yılıyla birlikte hayatımıza giren Z kuşağının çok boyutlu bir yaşam deneyimleri mevcut. Sanaldan fiziksele geçmeleri ve ikisinden de keyif alabilmeleri an meselesi. Özellikle Z kuşağı potansiyel çalışanlar, şirketiniz hakkında bilgi almaktan ziyade kurumunuzda bulunan çalışanları ve onların deneyimlerini öğrenmek istiyorlar. Ürün ve hizmet out, bağlam in...
Z kuşağının gelecekte iş hayatı üzerinde etkisi arttıkça fijital dünyanın sunacağı fırsatlarla daha fazla karşılaşacağız. Artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, nesnelerin interneti, oyunlaştırma ve benzeri pek çok yeni nesil araç sayesinde önümüzdeki yıllarda evde, iş yerinde ve sokakta renkli görüntüler söz konusu olacak.
Çalışan deneyimi tasarımlarında da dijitali fizikselle harmanlamak artık İK departmanlarının ayrılmaz bir parçası haline gelecek. İşe alımdan işten ayrılmaya dek tüm İK süreçlerinde dijital dokunuşlara yatırım yapmaya devam ederken, fiziksel deneyimin etkisini de göz ardı etmememiz gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder