Logo

Logo

16 Temmuz 2022 Cumartesi

Değişim ve dönüşüme var mısın?

Günümüz dünyasındaki beyaz yakalının dijital yakalıya dönüşümü birbirine paralel dört kulvarda gerçekleşecek;

  • Otomasyon: Yapay zeka tabanlı çözümler, robotik süreç otomasyonu ve iş zekası ile rutin ve tekrarlı aktivitelerin otomatize edilmesi
  • Teknolojik yetkinlikler: Veri analizi ile veriyi anlamlandırarak ve modelleyerek karar alma aşamalarında daha etkin kullanabilme; dijital teknolojiler ile işlerin hızının, kalitesinin ve doğruluğunun artması
  • Bilişsel yetkinlikler: Otomasyon ile kazanılan zamanda eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcılık gibi bilişsel yetkinliklerle problemlerin aşılması, yaratıcı çözümlerin inşa edilmesi ve iş geliştirme çalışmalarında aktif yer alma
  • Sosyal yetkinlikler: Hızla dönüşen iş dünyasına; değişime adaptasyon, liderlik, sürekli öğrenme gibi yetkinliklerle ayak uydurma ve değişimin bir parçası olarak kalabilme
Peki sıklıkla karşımıza çıkan ve sihirli kelime olan değişime nasıl adapte olacağız?

Değişimin iki ana düşmanı vardır; konfor alanı ve atalet. Konfor alanını bildiklerimizle, yapabildiklerimizle, sahip olduklarımızla güvende hissettiğimiz alan olarak tarif edebiliriz. Bu güvenli alandan çıkmadıkça, alıştığımız iş yapma biçimlerini değiştirmedikçe değişime uyum sağlayabilmemiz mümkün değil. Birimlere getirilen yeni bir uygulama karşısında verilen ilk tepkilerden birisi "Ama biz bu zamana kadar hep böyle yapıyorduk" şeklinde olur. Bu söylem konfor alanında kalma isteğinin dışa  vurulmasıdır. Bu cümleyi "İşimi nasıl farklı yapabilirim?" ile değiştirdiğimiz anda, zihnimizi konfor alanından çıkmak için çalıştırmaya başlarız.

Atalet ise harekete geçmemizi engelleyen, bizi olduğumuz yere mıhlayan gizli güç olarak kabul edilebilir. Bu gizli güç kulağımıza sürekli "Olduğun yerde kal" diye fısıldar. Ne zamanki ataletten sıyrılıp ilk adımı atarız, işte o vakit diğer adımların daha kolay geldiğine şahit oluruz. "Take the first step" mottosuna ne dersiniz? :) 

Bu doğrultuda değişime adaptasyon, ataletten sıyrılıp konfor alanından çıkabilmekle mümkün. Unutulmamalı ki, yetkinliklerini sürekli olarak yenileyebilen (Upskilling) ve yeni yetkinlikler edinebilen kişiler (Reskilling), günümüzün hızla değişen iş dünyasında en makbul ve iş bulma potansiyeli en yüksek olan çalışanlardır.

12 Temmuz 2022 Salı

Siz hangi dünyada yer alacaksınız?

Bu yazımda geleceğin iş hayatında birbiriyle etkileşimde bulunacağı öngörülen 4 farklı dünyaya yer vermek istiyorum. İlk olarak mavi dünyadan başlayacağım. Burada yer alan şirketlerin oldukça güçlü ve hatta devletlerden daha fazla otoriteye sahip olması bekleniyor. Her sektörde bulunan dev firmalar daha da büyüyerek tüm dünyayı etkileyecek potansiyele sahip hale gelecekler. Mavi dünyada iş birimlerinin varlığı devam edecek, lakin bu bölümlerdeki çalışanların sayıları azalacak ve bu kişiler yeni teknolojileri aktif biçimde kullanacaklar. 

Operasyonel işlerde ise mavi dünya şirketlerinin özellikle sarı dünya ile işbirliği içerisinde olacakları ifade ediliyor. Bu anlamda mavi dünyadaki firmaların sarı dünya ile güçlü bağlar kurması bu şirketlerin yalınlaşmasına ve çevikleşmesine katkı sağlayacak. Sarı dünyada ise mavi dünyanın aksine odakta güçlü kuruluşlar yerine insan var. GİG (serbest şekilde) çalışanlar sarı dünyanın işgücü kaynağını oluşturacaklar. Dev kurumsal firmalarda çalışmayı tercih etmeyen ve bir alanda uzmanlaşmış çalışanlar farklı şirketlerde proje bazlı işler yapmayı tercih edecekler. Farklı dünyalardan müşterilere ulaşmak gerektiği için de geniş bir bağlantı ağı kritik önem taşıyacak. Sarı dünyadaki organizasyonlar az sayıdaki çalışanlarıyla oldukça yalın ve esnek yapılar oluşturacaklar.

Yeşil dünyaya gelecek olursak; burası güçlü bir sosyal bilince sahip, çevreye karşı duyarlı, çeşitliliğe ve insan haklarına önem veren çalışanlardan oluşacak. Bu dünya çalışanları finansal sonuçlardan ziyade sosyal etkilere odaklanacaklar. Sosyal sorumluluk projelerinin, sivil toplum kuruluşlarının, vakıfların bu dünyanın parçaları olduğu söylenebilir. Bu dünyada yer alan kuruluşlar, diğer dünyalarla aktif işbirliği içerisinde bulunarak; canlılar, çevre ve dünya için sağlıklı bir gelecek bırakmaya çabalayacaklar. 

Son olarak müşteriyi odağına alan ve rekabet içinde olan start-up'lar ise kırmızı dünyayı oluşturacaklar. Kırmızı dünyanın start-up'ları hep daha kaliteli ürün ve hizmet vermek için inovasyondan yararlanacaklar. Bu inovasyonun sağlayıcısı ise yeni teknolojileri etkin biçimde uygulayan ve çoğunlukla gençler tarafından oluşan tasarımcılar, yazılımcılar ve fikir üreticileri.

Peki siz kendinizi bu dünyalar arasında nerede konumlandırmayı düşünüyorsunuz?

11 Temmuz 2022 Pazartesi

Geleceğin başarılı insan modeli

Amerikalı mühendis ve mucit Richard Buckminster Fuller hayatı boyunca insanın dünyada daha uzun ve başarılı yaşama şansının olup olmadığını ve varsa nasıl olacağını anlamaya çalışmıştır. "Bir şeyleri asla var olan gerçekle savaşarak değiştirme. Değiştirmek için var olan modeli geçersiz kılan yeni bir model oluştur" sözünden yola çıkarak sizlere öğrenen bir fütürist olarak geleceğin başarılı insan modelini tarif etmek isterim. Hatırlarsanız, daha önceki içeriklerimden birinde T-İnsan'laşmanın önemine değinmiştim. T'nin dik bacağını bir şeyin her şeyini öğrenme, bilme ve paylaşma oluşturuyor. T'nin yatay bacağını ise her şeyin bir şeyini öğrenme, bilme ve paylaşma olarak ele alabiliriz. 

Örneğin bir fütürist geleceğin her şeyini bilmek üzere kendisine derinlik kazandırmalı (T'nin dikey bacağı), öte yandan buradaki bilgisini her sektör, kurum, alan, kişi, durum için kullanılabilir, hepsine faydalı hale getirmeye de özen göstermeli (T'nin yatay bacağı). Bir doktor hastalarına tedavi veya ilaç önerirken sadece problemli organı / bölgeyi değil, bedenin tamamını gözeterek danışmanlık vermeli.

"T" aynı zamanda içinde 5 adet daha kavram barındırıyor. "5T" ile başlayan önemli özellikler olan "tasarımcı, takım oyuncusu, tedarikçi, turuncu & teknolojik insan" olma gerekliliği söz konusu. Bir sonraki adımda T'ler kendilerini hibritleşerek, otodidakt öğrenme ve kürasyonla (HOK) geliştiriyorlar. Bunun sonucunda "5Y" prensibiyle yeteneklerini yetkinliğe dönüştürüp yetkili ve sorumlu, yaratıcı ve yenilikçi oluyorlar. Bu formülle kendinizi geleceğe hazırlarsanız, siz işsiz kalmaktan değil, iş sizsiz kalmaktan korkar. Unutulmamalı ki "değersiz iş-meslek yoktur; sevgisiz, beceriksiz insan vardır".