- Önümüzde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik ve dönüm noktası olabilecek Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri varken aklım geçmişte siyasi liderlere yönelik yapılan mizahi yaklaşımlara gitti. Skeçler ve karikatürler aracılığıyla rahmetli Demirel'ler, Özal'lar, Erbakan'lar, Ecevit'ler az mı tiye alındılar? En sevdiğim komedyenlerden Levent Kırca ve Oya Başar'ın "Olacak o kadar" programı dönemin politikacılarıyla az mı dalga geçti? Bu hoşgörülü anlayış bahsettiğim siyasi liderleri değersizleştirmekten öte daha da büyüttü, bugünlerde bile tebessümle anıyoruz. 90'li yıllara atıfta bulunarak sosyal medyada dikkatimi çeken ve zamanın ruhuna uygun olan bugünün politikacılarını sahur masasında karikatürize eden portreyi paylaşmadan geçemeyeceğim. :)
- Kendim bildim bileli futbol hep hayatımın içerisinde oldu. Çocukluk ve gençliğimde hem oynadım hem de oyunun bir başka aktörü olan hakemliğe yöneldim. Kombine sahibi olarak tribünlerde tuttuğum takımı desteklediğim yıllar da oldu. Ya biz eskiden rakip takımların taraftarları da olsak stadyumlarda iç içe, kavgasız, gürültüsüz, birbirimize takılarak maçlar izlerdik. Futbol maçları için gidilen stadyumlar hoş vakit geçirilen ve eğlendiğimiz yerlerdi. Bize ne oldu da tribün ortamında bu denli ayrıştık, ev sahibi-misafir seyirci blokları oluştu, deplasman yasakları devreye girdi? Dostluk içerisinde tribünde maç izlemek için ille de ülkemizin en büyük deprem felaketlerinden biri mi olması gerekirdi?
- Türkiye oyun sektöründe önemli yatırımlar yapıyor ve hızla büyümeye devam ediyor. Oyun konsollarıydı, e-spor'du, dijital / mobil oyunlardı derken geçmişte sosyalleşmek amaçlı da bir araya gelinen kutu oyunlarını unutur olduk. Devrin dijital çağ olduğunun elbette farkındayım, oyunlarda teknolojinin dönüşümü neticesinde uyarlanıyor. Yine de Monopoly'de ticari zekamızı kullandığımız ve emlak pazarlıkları yaptığımız günler, Tabu'da zamana karşı yarış halinde yasaklı kelimeleri kullanmayarak hedef sözcüğü anlatmaya çalıştığımız anlar ne çabuk rafa kalktı?
Logo
26 Mart 2023 Pazar
Türkiye'de özlemini duyduklarım (Part 2)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder