Son yıllarda Z kuşağının iş dünyasında varlığını hissetirmeye başlaması, pandemi dönemiyle birlikte uzaktan / esnek çalışmanın norm haline gelmesi ve sosyal medyanın yarattığı etki sayesinde beyaz yakalılar cephesinde popülerleşen kavramlar hayatımıza girdi. Burada oluşan davranışları içeren trendleri merak ediyorsanız başlayalım;
- Sessiz istifa (quiet quitting): Quiet dalgası içerisinde başı çeken bu yaklaşım, çalışanların işlerinin sadece asgari gereksinimleri yerine getirmesi ve bunun dışında daha fazla zaman, çaba veya coşku göstermemesi anlamını taşıyor. "Kendini koru ve maaşın kadar çalış" mottosuyla kariyer yorgunları ile özellikle genç çalışanlar arasında yaygın hale gelen bir hareket. Bu isim aslında bir çalışma miktarını anlatıyor: "İşten çıkarılmayacak kadar çalışmak, ne fazlası ne eksiği." Sessiz istifa çalışanları, işe verdikleri normalin üzerindeki değerin hayatı ıskalamaya değmeyeceği kanaatindeler. Sessiz istifanın nedenleri arasında tükenmişlik sendromu, iş yerinde hakettiği değeri görememek, çalışma koşullarının yetersiz olması, maaş / prim ve yan hakların yetersizliği, mobbing gibi unsurlar bulunuyor. Harvard Business Review'e göre asıl problem, çalışanın tembelliğinden veya isteksizliğinden ziyade yöneticinin çalışanlarla bağ kurma becerisine dayanıyor.
- Sessiz işten çıkarma (quiet firing): Bir çalışanın eninde sonunda işi bırakmasına neden olacak şekilde, kasıtlı olarak ideal olmayan bir çalışma ortamı yaratılması şeklinde tanımlanıyor. Burada toksik yöneticiler, bir çalışanı işten çıkarmakla birlikte gelen finansal, psikolojik ve benzeri sorumluluklardan kaçınmak adına uzun yıllardır sessiz işten çıkarma yöntemine başvuruyorlar. Bu duruma en sık rastlayan kişiler genellikle performans düşüklüğü yaşayan çalışanlar oluyor. Liderliğe ve gelişim fırsatlarına erişiminin engellenmesi, verilen sorumlulukların azaltılması ve hatta pozisyonunun düşürülmesi gibi pek çok davranış çalışanların söz konusu kurumda bir gelecek görememesine neden olabiliyor ve sonucunda onları işten ayrılmaya itebiliyor.
- Sessiz işe alma (quiet hiring): İşverenlerin yeni bir çalışan işe almadan iş yerindeki ihtiyaçları veya boşlukları doldurmaya çalışmalarını, genellikle mevcut çalışanlardan aynı ücret karşılığında daha fazla iş yapmalarını istemelerini anlatıyor.
- Sessiz terfi (quiet promotion): İşverenlerin çalışanlara karşılığında uygun bir unvan değişikliği ve ücret artışı hayata geçirmeden ek sorumluluklar vermeyi kapsıyor. Bu davranış ilgili çalışanları ihmal edilmiş ve takdirden yoksun bırakılmış şekilde hissetiriyor.
- Sessiz kısıtlama: Çalışanların iş arkadaşlarının kariyerleri ve performansları üzerinde olumsuz etki yaratmak amacıyla iş konusunda doğru bilgi sağlayacakken tercih etmemeyi, bilgileri saklamayı ifade ediyor. Sessiz kısıtlamanın pandemi ile birlikte hayatımızda kalıcı bir yer edinen evden çalışma ve hibrit çalışmanın bir ürünü olduğu düşünülüyor. Başarısız oryantasyon süreçleri, çalışanların takım olduklarını hissedememeleri gibi altta yatan sebepler sıralanıyor. Araştırmaya katılan kuşaklar incelendiğinde içerisinde Z nesli çalışanları %77 oranıyla sessiz kısıtlama yapma olasılığı en yüksek olan kuşak oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder