Turumuzun 7. ve son gününde Portekiz'in kuzeyinde yer alan
tarihi hazineleri keşfetmek üzere yola çıktık. Dua eden kent Braga'dan
başlayıp öğrenci şehri Guimaraes'ten geçip tekrardan Porto'ya geri
döneceğiz. Hazırlanın gezginler, çünkü unutulmaz bir deneyim sizi bekliyor.
Tarihin izinde Braga
Sabahın erken
saatlerinde Braga'ya vardık. Braga, Portekiz'in en eski ve en dini
şehirlerinden biridir. Bracari adında bir Kelt kabilesi tarafından kurulan
ve daha sonra Roma'lılar tarafından işgal edilen bu bölge, 11. yüzyılda ülkenin
dini başkenti ve büyük bir başpiskoposluğun merkezi haline gelmiş. Buradaki
üniversitenin İlahiyat Fakültesi'nde teoloji (tanrıbilimi) eğitimi veriliyor.
Şehrin sembolü olan ve UNESCO dünya mirası koruma listesinde olan Bom Jesus do
Monte tapınağını keşfettik. Bu muhteşem yapı Roma döneminden kalma ve şehrin
manzarasına hakim bir tepe üzerine konumlandırılmıştır. Tırmanmak için 578
merdiven basamağını göze almalısınız. :) Çıkarken beş duyuya hitap eden
çeşmelerin önünde fotoğraf molası vermeyi unutmayın.
Portekiz'in doğuş yeri
Guimaraes
Braga'dan ayrıldıktan
sonra Guimaraes'e doğru yol aldık. Guimaraes, Portekiz'in doğum yeri olarak
kabul edilir. Şehir, tarihi mimarisi ve dar taş sokaklarıyla büyüleyici
bir atmosfere sahip. Ülkenin ilk krallarından biri olan Afonso Henriques
tarafından inşa edilen Guimaraes kalesini ziyaret ederek şehrin tarihine
yolculuk yapabilirsiniz ve tepeden muhteşem bir manzarayı seyredebilirsiniz. Bu
kale Portekiz'in bağımsızlığını kazanmasında önemli bir rol oynamıştır ve
UNESCO dünya mirası listesinde yer alıyor. Zaman durumunuza göre "Largo de
Oliveira" adlı tarihi meydanda şehrin atmosferinin tadını çıkarabilirsiniz,
çevresindeki dükkanları gezebilirsiniz ve buradaki kafe / restaurantlarda yerel
lezzetleri deneyebilirsiniz.
Lezzetin durağı Porto
Porto ünlü Douro nehrinin kıyısında yer alır ve renkli evleri, tarihi köprüleri ve lezzetli şarabıyla bilinir. 10 milyonluk nüfusa sahip olan Porto'da yaşayan halkın İngiltere ile sıkı ilişkiler nedeniyle entelektüel seviyesinin yüksek olduğu ifade edilir. Porto Portekiz'li ünlü denizcilerin doğduğu yer olarak da anılıyor (örn. Vasco da Gama, Ferdinand Macellan). Porto'yu turlarken soluğu ilk olarak Harry Potter kitaplarının yazarı J. K. Rowling'un ilham aldığı kitapçının ("Livraria Lello") önünde aldık. Devamında gotik mimarisi ve tarihi önemi ile ünlü olan Porto katedralinin de bulunduğu "Miradouro da Vitoria" seyir terasında Douro nehrinin muhteşem manzarasını izledik. Şehrin sembolü olan Dom Luis I köprüsü iki yakayı bir araya getiriyor. Akşam üzeri arkadaşlarla önce Ribeira meydanında bir restaurantta karnımızı doyurduk, ardından "Cais de Ribeira" olarak adlandırılan Douro nehri kıyısında bir mekanda kahveler içildi, pastalar yendi. Enerji depoladıktan sonra daha önce biletlerini organize ettiğimiz ve merakla beklediğimiz Boavista-Porto derbisini tribünde tezahüratlar eşliğinde deneyimleme fırsatını yakaladık. FC Porto taraftarlarının arasında misafir tribünde seyrettiğimiz ve zaman zaman tansiyonun yükseldiği maç 1-1 berabere sonuçlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder