Aristoteles "İnsan en iyi yazarken düşünür" der. Yazmak, insanın düşünce ve duygularıyla yüzleştiği, olaylara yeni bir bakış açısı kazandığı ve beynimizin sözel ve duygusal tarafını geliştiren içsel bir yolculuktur.
Esasında benim bu yolculuğum Almanya'da profesyonel iş hayatına atıldıktan sonra ciddi anlamda başladı. Çeşitli kaynaklardan edindiğim bir takım yeni bilgileri ekip arkadaşlarımla ve iş çevremle de paylaşmak yönünde bir dürtüm oluştu. Aldığım notları mini bir sunum şekline dönüştürüp kendi isteğimle yazılı veya sözlü şekilde aktarmak için can atıyordum. Bu durum bende inanılmaz bir tatmin yaratıyordu. İnsanlara fayda sağlamak sanırım bu doğrultuda benim için önemli bir değer haline geliyordu. Ayrıca bu sayede elimin altında zengin bir bilgi havuzu oluşması da işin çabası. Zamanla bilgilerin yanına ilgi uyandırabilecek etkinlikleri de eklemeye başladım (örn. zirveler, konferanslar, eğitimler, seminerler). Bir bakıma kendi kendime İK'da AR-GE'cilik oynuyordum. :) Pandemi döneminde de sosyal medya aracılığıyla takip ettiğim bir webinar ajandası oluşturup belli günlerde duyurmaya devam ediyorum. Bu dönemde ücretsiz erişebileceğimiz harika oturum ve konuşmacılar olduğu için çok sevinçli ve mutluyum açıkçası.
Bursa'ya taşınmadan önce Marmara Uni döneminden bir arkadaşım doğum günümde bir anı defteri hediye etmişti. O vakte kadar çok üzerinde durmamıştım. Şimdi geriye dönüp baktığımda kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır. TOFAŞ ve Vaillant dönemlerini günlük şeklinde kayıt altına aldım. "O gün hangi önemli olayı yaşadım? O güne dair bende hangi duygu durumu ağır bastı? Günün sonunda nasıl bir çıkarımım oldu?" gibi aklıma gelen unsurları kaleme dökmek hakikaten beni rahatlatıyordu. Bir yandan farkındalığımı artırıyordu, diğer yandan bireysel gelişimim için de bir araç olarak kullanıyordum. Aslında her günü anı koleksiyonumun bir parçası olarak görüyordum. Oldum olası koleksiyonculuğu sevmişimdir zaten. Çeşitli etkinliklerle ilgili bilet koleksiyonumu 2000 yılından bu yana devam ettirdiğimi az önce kendime hatırlatmış oldum. :) Forma koleksiyonu, foto koleksiyonu, turistik ve kültürel seyahatlerdeki hediyelik eşyalar gibi... Sosyal medya platformlarında bırakmış olduğumuz her bir dijital iz koleksiyondan ibaret değil mi?
Almanca bir deyime göre "Yazmak kalbinize dokunabilir, gözünüzü açabilir ve hayatınızı etkileyebilir." O halde şimdi yazar olma zamanı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder