Son zamanlarda Twitter'in satın alma sürecindeki manevralarıyla gündemdeki yerini koruyan Elon Musk ile ilgili kim ne derse desin, o geleceğe yönelik müthiş bir vizyona sahip. Fütürist zihniyetiyle geleceği oluşturanların başını çekiyor. Her ne kadar kripto para piyasalarını manipüle ettiği için zaman zaman şimşekleri üzerine çekse de o hala yüzyılın en önemli girişimci ve mucidi olarak kabul ediliyor. Tüm dünyada yaşayan bir efsane. Yeni neslin, 21. yüzyılın en önemli rol modellerinden biri. 1971 doğumlu deha, 13-14 yaşından beri günde neredeyse (konu farketmeksizin, her alandan) bir kitap okuyor. Öğrenmek için normal insanlardan 60 kat daha fazla çaba sarf ediyor. Kendini bildiğinden beri haftada minimum 85 saat çalışıyor.
Elon Musk ile özdeşleşmiş şirketleri ve yatırımları anımsamak gerekirse; Zip2, PayPal, SpaceX, Tesla Motors, SolarCity, Gigafactory, The Boring Company - Hyperloop, Open AI, Neuralink, Starlink ilk etapta akla gelenler. Evrensel temel gelir konusunu da dünya kamuoyu önünde ilk dillendirenlerden biri Elon Musk olsa da artık herkes ne olduğundan haberdar. En azından fikrin arkasında yatan ihtiyaç ve zorunluluk kabul edilmiş durumda. İtiraz edenler, mümkün değil diyenler olsa da aklı başında liderler ve özellikle de gençler Blockchain'in yaygınlaşması ile "vatandaşlık maaşı" sisteminin ya da ona benzer bir uygulamanın, çözümün gerekliliğini ciddi ciddi savunuyorlar. Çünkü gelir adaletsizliği, fırsat eşitsizliği, işsizlik, yoksulluk, mültecilerin artması gibi konular nedeniyle dünya çok büyük potansiyel sosyal sorunlara gebe.
Ad Astra School ile devrim niteliğinde bir yaklaşım sergileyen Musk'a göre eğitimde sürdürülmesi mümkün olmayan, değişmesi gerekenler;
- Uzay çağına, siber aleme geçtik; mevcut sistem hala sanayi çağı/devrimi değerlerine, gerekliliklerine göre çalışıyor. Çocuklar bütün gün öğretmenin yönergesini takip etmekten başka bir şey yapamıyorlar. Ötesini düşünemiyorlar, zamanları kalmıyor.
- Otonomi eksikliği ve kontrol ile olumsuz geri bildirim aşırılığı en sıkıntılı alanlardan biri çünkü çocuğun her dakikası, tüm hayatı sistem tarafından dolduruluyor, planlanıyor ve acımasızca takip ediliyor.
- Orijinal olmayan, güncelin ve geleceğin gerisinde kalan, özelleştirilemeyen, esnemeyen, herkesi aynı varsayan, aynı kalıba sokmaya, öğrencileri standartlaştırmaya çalışan yapı tam bir düğüm haline gelmiş durumda.
- Tutkulara, meraklara, yeteneklere, ilgi alanlarına bakılmaksızın "konu ve soru bu, sadece buna odaklan, ezberle, bunu çöz, en yüksek nota koş" yaklaşımı resmen beyin katledici bir mekanizmaya dönüşmüş durumda.
- Hepimizin anlama, öğrenme şekli farklı araç ve kaynakları kullanarak, farklı sürelerde olabiliyorken eğitim sisteminde bu farklılıkar için yer, buna uygun kurgu, yapı, araç, yetişmiş eğitici kadrolar mevcut değil.
- Günümüzde çocuklar günde hala ortalama beş saatten fazla, sınıf ve öğretmenden aktarma odaklı ders dinliyorlar ki bu artık eğitim değil, en yalın hali ile işkence kategorisinde, insanlığa aykırı bir durum.
Albert Einstein ise der ki; "Eğitim, okulda öğrenilen şeyleri unuttuktan sonra geriye kalan şeydir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder