Ne bereketli bir yıl oluyor. 6 ay önce Mercedes-Benz Türk'e geri dönüşüm sonrasında geçen hafta yine yeni yeniden bölüm birlikteliğimizin bir başka versiyonu için istikamet Güneydoğu Anadolu oldu. İnsan Kaynakları ekibi olarak yer seçimleri konusunda da ezber bozmaya devam ediyoruz. Haziran'da önce İç Anadolu'nun modern yüzü Eskişehir, şimdi de Şanlıurfa ve Gaziantep... Bir kaç gün önce Gaziantep'de bir okula yapılan hain roket saldırısı acaba dedirtti. Buna rağmen İstanbul'da sabahın köründe havalimanı servisi için alarmlar ayarlandı, lakin hesapta olmayan deprem şokuyla yataktan zıplayarak uyandığımı biliyorum. Bir taraftan uyku dolu gözler, diğer taraftan depremin getirdiği sarsıntıyla İstanbul kafilesi olarak soluğu Şanlıurfa havalimanında aldık. Gece karayoluyla ulaşımı sağlayan Aksaray'dan gelen ekibimizle buluştuk.
Burada ayrı bir parantez açmak isterim. Güneydoğu Anadolu denince 2014 yılından bahsetmeden olmaz. Benim için bir bakıma hayatımdaki kırılma noktalarından biridir. Ekim 2014'de USAP adlı öğrenciler, mezunlar ve akademisyenlerden oluşan bir toplulukla Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın sponsorluğunda Almanya'dan yaklaşık 100 kişilik bir "orduyla" Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Mardin illerini keşfetmiştik. Gezi bittikten sonra tüm kafile Gaziantep'den Almanya'ya uçakla havalanırken ben rotayı içimde yüksek bir heyecan ve belirsizlikle Aksaray'a kırdım. Neden mi? Daha önce başvurmuş olduğum ve telefon mülakatı sonrası İK alanında bir iş fırsatı için belki de Türkiye'deki kariyer yolculuğumun startını vermek üzere yüzyüze iş görüşmesine davet almıştım. Mülakat serilerinin ve işe alım sürecinin nasıl sonuçlandığını az çok biliyorsunuz. :)
Şanlıurfa'da hayatımda gördüğüm en ilginç ve sahici rehber anlatımı eşliğinde tarihe tanıklık ettiğimiz Göbeklitepe ve buranın simgesi olan Balıklıgöl'ü turladık. Otelimizdeki minik bir takım çalıştayı sonrası ver elini tabi ki yöresel sıra gecesi... Tam havaya girmişken bir de baktık ki çalgılı çengili ortam bitti. Hiç umurumuzda değildi, Orhun arkadaşımızın önderliğinde masamızda içimizden gelen şarkılar eşliğinde mekandan artık nazik bir dille çıkmamız istenene kadar eğlenmeye devam ettik. Bu arada öğrendik ki, bir otobüsümüze hırsız girmiş. Hoppala, bir grup arkadaşımız doğru karakola ifadeye... Hızını alamayan bir grup After Party ekibi otel odasında Temel-Dursun eşliğindeki fıkralarla sohbet-muhabbete koyuldu.
Ertesi sabah benim de çok merak ettiğim batık şehir Halfeti'yi tekne ile yerinde deneyimledik. Özellikle suyun üzerinde kalan cami minaresi görülmeye değerdi. Gezi otobüsümüzde de elbette boş durmadık. Magazinsever bir grup arkadaş "Şokopop quiz game" ile ünlüler dünyasından hayat kurtaran soruları cevaplamayı çalıştı. Şahsen "Summer Stars" kadın takımımızın kazanacağına kesin gözüyle bakarken "Sina Pırlanta" adlı erkek ekibimiz fark atarak beni utandırdı. 2 gün boyunca kebap, şiş ve tatlılara fazlasıyla doyduğumuz gezinin finalini kendi adıma Gaziantep Kalesi'ne çıkarak tamamladım. M. Ö. 3600 yılında inşa edilen kalenin içerisinde müze, cami ve hamam mevcut, heybetli duruşuyla dikkat çeken kalede kazı çalışmaları halen devam ediyor.
Aralık ayında kısmetse İK ekibimizle bu yılın başarılarını kutladığımız yılbaşı yemeğimiz olacak, takipte kalmaya devam edin... We love HR!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder