Pandemi döneminden bu yana yurtdışı kültür turlarına ara vermiştim. Nihayet kararlı bir tutum sergileyerek sonbaharın başlamasıyla birlikte İtalya gezisine çıktım. 2013 yılından sonra İtalya'ya 2. gidişim oluyor. İstanbul'dan sabahın erken saatlerinde kalkan uçağımız ile tura katılan 45 kişiyle ilk durağımız Güney İtalya'nın Napoli şehri oldu. Soluğu Pompei antik kentinde aldık. Pompei şehri M. S. 79. yılında Vezüv yanardağının patlaması sonucunda 18. yüz yıla kadar 7 metre toprağın altında kalmış. Kazılar sonrası ortaya çıkan evleri, sarayları ve taşlaşmış insanları görme fırsatı bulduğumuz Pompei'de büyük amfitiyatro etkileyiciydi. Bayıltıcı güneşin altında rehberimizin müstehcen kelimeleri kullanmaktan kaçınması (örn. genel ev, cinsel organlar) komik anlara sahne oldu. Pizza Margerita'nın çıkış noktası olarak kabul edilen Napoli'de öğle yemeği için oturduğumuz restorandaki garsonun kaba davranışları bizim masadakileri çileden çıkardı.
Buradan panoramik şehir turu için Napoli'nin merkezine doğru yolculuğumuz devam etti. Meydan ve çevresinde bulunan eserlerin korunmuş olması ve binaların estetiği görülmeye değerdi. Şehrin denize bakan tarafında insanların küçük tekneler ve çakıl taşlar üzerinde güneşlenmesi ilgi çekiciydi. İstanbul'da alıştığımız tablo olan Afrikalı - ekmeğinin peşinde olan - seyyar satıcılar burada da karşımıza fazlasıyla çıktı. Çarşıda hızlı atıştırmalık amaçlı sıklıkla ayak üstü pizzacı ve pastane geleneği gözlerden kaçmadı. Bir de o gün meydanda kurulan geniş alanda "Liberato" adlı şarkıcının konseri öncesinde gençler saatler öncesinden aylak aylak beklemeye başlamışlardı. Konser vaktine kalmadan bizler ilk gecemizi geçirmek üzere Roma'daki otelimize çoktan yol almıştık.
Napoli değerlendirmem; 6,5 /10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder