Logo

Logo

13 Temmuz 2025 Pazar

🛋️ Ev genci (NEET): Ne okuyor ne çalışıyor, peki ne yapıyor?

“Evdesin, işe gitmiyorsun, okula da devam etmiyorsun…
Ama gün içinde çok yoğunsun(!)”

Tanıdık geldi mi? Belki sensin. Belki kardeşin. Belki de tüm bir kuşak:

EV GENCİ (NEET)

Yani: Not in Education, Employment or Training


📌 NEET nedir?

NEET bir kişinin ne eğitimde ne istihdamda ne de bir mesleki gelişim programında olmaması anlamına gelir.
Yani:

  • Okula gitmiyor

  • Çalışmıyor

  • Kursa da yazılmamış…
    Ama hala “ne yapıyorsun?” sorusuna tek kelimelik cevabı var:
    👉 “Bekliyorum.”


🧠 Peki neyi bekliyor bu gençler?

  • Fırsat mı?

  • Motivasyon mu?

  • Uygun ortamı mı?

  • Yoksa sistemin onları fark etmesini mi?

Ev genci olmak tembellikten çok toplumsal bir sıkışmışlık hali.
Bazen görünmeyen yorgunlukların, bazen sistemin dışına itilmenin sonucu.


🎮 Stereotip mi, gerçek mi?

🎮 Tüm gün oyun oynayan,
📺 Netflix’ten dizi bitiren,
📱 TikTok’ta saatler geçiren biri mi sadece?

Hayır.
Birçok NEET genci:

  • Zorlayıcı aile koşullarıyla baş ediyor

  • Psikolojik tükenmişlik yaşıyor

  • Geleceğe dair umutsuzluk taşıyor

  • Ya da sistemde “kendine yer bulamıyor.”


📉 NEET olmanın toplumsal yansımaları

  • Ekonomik bağımlılık süresi uzar

  • Üretkenlik azalır

  • Sosyal izolasyon artar

  • Ruh sağlığı olumsuz etkilenir

  • “Kaybolmuş kuşak” algısı güçlenir

Ve bu sadece bireyin değil, tüm toplumun meselesidir.


🧭 Çıkış yolu var mı?

Evet. Ama sihirli bir çözüm değil, çok boyutlu bir anlayış gerekiyor:

🔹 Eğitim sisteminin esnekleşmesi
🔹 Mesleki gelişim alanlarının artırılması
🔹 Genç dostu rehberlik hizmetleri
🔹 Ailelerin anlayışlı ve destekleyici rolü
🔹 Kurumsal dünyanın daha kapsayıcı yaklaşımı

Ve belki en önemlisi:

Gençlerin “başarısız değil, yönsüz” olabileceğini kabul etmek.


💬 Söz sende:

👉 Sence ev genci olmak bir tercih mi, sonuç mu?
👉 Bu kavram sana kimi ya da neyi çağrıştırıyor?
👉 Toplum bu gençlerle empati mi kuruyor, etiket mi yapıştırıyor?

👇 Yorumlara yaz. Belki sessiz olanların sesi birlikte olabiliriz.


🎯 Son söz: NEET = Not Easy, Ever Thoughtful

“Ev genci” terimi kulağa basit gelebilir ama arkasında çoğu zaman görünmeyen bir mücadele vardır.

Yargılamadan önce anlamaya çalış.
Çünkü her "evde kalan" tembel değildir.
Belki de o kapının ardında bir yol arayışı vardır.


⚖️ Just culture: Hata yapanın üzerine gitme, sistemin üzerine git!

“Kim yaptı?” yerine…
“Ne oldu da böyle oldu?”
diye sormayı denesek ne değişir?

İşte karşınızda: Just culture.

Yani: Hata avcılığı değil, öğrenme odaklı bir adalet anlayışı.


🧠 “Just culture” nedir?

Just culture bireylerin hatalarının cezalandırılmak yerine analiz edildiği ve sistemsel iyileştirmeler için fırsata dönüştürüldüğü bir organizasyon kültürüdür.

📌 Hatalar: İnsani.
📌 Cezalandırmak: Korku yaratır.
📌 Öğrenmek: Kültür inşa eder.

Suçlayanı değil, sorgulayanı büyütür.


🧯 Geleneksel kurum kültürü vs Just culture


🏢 Eski tarz⚖️ Just culture
    Kim suçlu?                Neden oldu?
    Hata = ceza                Hata = analiz
    “Bir daha olmasın!”                “Bir daha olmaması için ne yapalım?”
    Sessizlik kültürü                Açıklık ve güven kültürü

 

🤖 Ama hatalar göz yumarsak artmaz mı?

Hayır!
Just culture hataları yok saymaz.
3 temel ayrım yapar:

1) Sabotaj veya bilinçli ihlal: Ciddi yaptırımlar uygulanır.

2) Dikkatsizlik veya bilgisizlik: Eğitim ve rehberlikle geliştirilir.

3) Sistem kaynaklı hatalar: Süreçler gözden geçirilir, düzeltilir.

Yani: Suçlu değil, neden aranır.


👨‍⚕️ Bu model nerelerde kullanılıyor?

  • Havacılık: Pilot hatalarında “öğrenen sistem” yaklaşımı

  • Sağlık sektörü: Hataların rapor edilmesini teşvik eden şeffaf yapılar

  • IT & Yazılım: “Blameless postmortem” kültürü

  • Üretim sektörü: Kaza analizlerinde kök neden arayışı

Just culture sadece insanı değil, bütünü iyileştirir.


🙊 Neden herkes korkuyor?

Çünkü çoğu kurum hala şu refleksi taşıyor:

  • “Hata varsa, biri sorumludur.”

  • “Sorumsuzluk artar diye yumuşak olmamalıyız.”

  • “Cezasızlık disiplini bozar.”

Ama gerçek şu ki:

Korku disiplini değil, sahteciliği besler.
İnsanlar hata yapmaz gibi görünmeye başlar.
Hatalar gizlenir. Ve sistem sessizce çöker.


🧰 Just culture’ı kurumlarda nasıl kurarız?


1) Yargılamadan önce anlamaya çalış

2) Hata raporlarını ödüllendir

3) Liderleri "koç" gibi eğit

4) Cümleye “Kim?” değil, “Neden?” ile başla


💬 Söz sende!

👉 Hiç bir hatadan sonra “linç kültürü” yaşadın mı?
👉 “Keşke biri bana sorsa, anlatırdım” dediğin oldu mu?
👉 Sence kurumlar gerçekten “adil kültür”e hazır mı?

👇 Yorumlara yaz.
Hatalarımızdan değil, suskunluklarımızdan öğrenemiyoruz belki de.


🎯 Son söz: Suçlama değil, sorgulama

Just culture hataları normalleştirmek değil, normal karşılamak demektir.
Çünkü her hata aktif dinlenirse bir iyileşme çağrısıdır.

Hatalar insanı bozar diyenler yanılıyor.
Asıl korku insanı susturur.


🤒 Leisure sickness: Tatil yapınca hasta olanlar kulübüne hoş geldiniz!

Tüm yıl beklediğin o tatil günü geldi...
Şezlong hazır, planlar yapıldı.
Ama sürpriz!
Boğaz ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı...

Merhaba “Leisure sickness”!


🧠 Leisure sickness nedir?

Leisure sickness, yani boş zaman hastalığı, özellikle tatil günlerinde, hafta sonlarında ya da dinlenmeye çalıştığımız anlarda ortaya çıkan fiziksel rahatsızlıklardır.

Bu belirtiler genellikle şunlardır:
🔹 Baş ağrısı
🔹 Yorgunluk hissi
🔹 Mide bulantısı
🔹 Kas ağrıları
🔹 Hafif ateş
🔹 Stresin şekil değiştirmiş hali…

Kısacası: “Ruhun yavaşlayınca bedenin isyan eder.”


📅 Neden sadece tatillerde oluyor?

Çünkü hafta içi kendini “yoğunlukla uyuşturuyorsun.”
Koşturma, toplantılar, e-mailler… derken stresin farkına bile varmıyorsun.
Ama sonra tatil geliyor.
Beden: “Oh, sonunda durduk.”
Zihin: “Durduk ama neden boşluk hissi var?”
Bağışıklık sistemi: “Şimdi çöktüm, müsaittim çünkü.”


😮 Kimlerde daha sık görülür?

🧩 Aşırı kontrolcü kişiler
🧩 Çok çalışan, az duranlar
🧩 Kendine boş zaman izni vermeyenler
🧩 “Dinlenirken de faydalı olmalıyım” diyen hiperaktif zihinler
🧩 İşe kendini fazla kaptırmış beyaz yakalılar (evet, tam da onlar!)

Tatil yaparken hasta olmak aslında "vites düşürmeyi bilmemek" demektir.


💡 Leisure sickness bir mesajdır!

Bedenin diyor ki:
📢 “Sadece durmakla olmaz, alışmayı da öğren!”
📢 “Dinlenmeyi yavaş iş değil, öncelik yap!”

📢 “Ben seni ayakta tuttum, şimdi sen beni dinle!”


🛠️ Peki ne yapmalı?


1) Dinlenmeyi önceden planla.

Vücudun da alışsın zihin de. Aniden frene basma.

2) Tatilde “yapılacaklar listesi” çıkarma.

Her dakikayı doldurma, boşluklara da yer bırak.

3) Kendini işe yarar hissetmeden de değerli gör.

Çünkü bazen “hiçbir şey yapmamak” en büyük iyilik.

4) Hafta içi mikro molalar ver.

Sürekli “tatili bekleyen zombi” gibi yaşama.


🤯 Tatil yapınca hasta olmak = Başarı zehirlenmesi?

Evet, kulağa tuhaf geliyor.
Ama birçok kişi çalışmadığı zaman kendini suçlu hissediyor.
Zihin: “Bir şey üretmiyorum → işe yaramıyorum → hasta olayım bari.”
Bu düşünce kalıbı leisure sickness’in psikolojik altını oluşturur.


💬 Söz sende:

👉 Sen hiç “tam tatilde hasta oldum ya!” dedin mi?
👉 Dinlenmek senin için huzur mu, huzursuzluk mu?
👉 Tatil planı mı yaparsın, tatilde plan mı bozarsın?

👇 Yorumlarda paylaş. Belki de yalnız değilsin… belki de hepimiz hasta tatilcileriz! 😄


🎯 Son söz: Tatili tatil gibi yaşamak cesaret ister

Leisure sickness bir rahatsızlık değil, bir alarmdır:
"Sen kendine iyi bakmıyorsun, artık beni duy!" der.

Ve belki de gerçekten iyileşmek için
dolu bir takvim değil, boş bir pazar günü gerekir.


6 Temmuz 2025 Pazar

🕵️‍♂️ Ajanik web: Tarayıcıda değil, hedefinde gizleniyor!

Seni senden iyi tanıyan birisi var...
Ve o seninle sabah kahveni içerken bile veri topluyor.
O bir insan değil.
O bir yazılımcı değil.

O: Ajanik web.

Yani seni gizlice izleyen dijital bir istihbarat ağı gibi davranan internet.


🔍 “Ajanik web” ne demek?

Ajanik web kullanıcının farkında bile olmadan veri bırakmaya devam ettiği, her hareketin kaydedildiği ve bu verilerin algoritmalar tarafından analiz edilerek geri kullanıcıya “terzi işi manipülasyon” olarak sunulduğu bir dijital yapıdır.

Kısaca:

📌 Sen Google’da ayakkabı ararsın,
📌 Instagram’da anında indirim çıkar.
📌 Gece bir arkadaşına “işten sıkıldım” dersin,
📌 Ertesi gün LinkedIn’de “Yeni kariyer fırsatları” belirir.

Ve biz hala "beni dinliyorlar mı?" sorusunu ciddiyetle düşünüyoruz...


🧠 Ajanik web nasıl çalışır?

Bilinçli ya da değil, her tıklama bir ipucu.

  • Mouse’un ekranın hangi köşesinde daha uzun durduğunu izleyen web siteleri

  • Chatbot’la kurduğun duygusal tonu analiz eden arka plandaki algoritmalar

  • Durdurduğun ama sonuna kadar izlemediğin video içerikleri

  • Uygulamalar arası gizli veri transferleri

Hepsi birer dijital "ajan notu" gibi.

Sen gezinirken o seni çözümlüyor.
Hatta bazen sana seçenek sunmadan seni yönlendiriyor.


😳 Peki biz ne yapıyoruz?

İzin veriyoruz.
✔️ “Kabul ediyorum”
✔️ “Tüm çerezlere izin ver”
✔️ “Bildirimlere izin verilsin mi?” Elbette, neden olmasın?

Ajanik web’in büyümesi için gereken her şeyi biz sağlıyoruz.
Amaç sadece satın almak değil, davranışlarını tahmin edebilmek.

Yani: Reklam hedeflemeleri, içerik önerileri, ilişki tavsiyeleri…

Hepsi “senin yerine karar veren” sistemlerin işi.


🎭 Peki bu kötü mü?

💬 Kısmen evet, kısmen hayır.

Avantajları:

✅ Kişiselleştirilmiş öneriler
✅ Zamandan tasarruf
✅ Aradığını daha hızlı bulmak

Dezavantajları:

❌ Farkında olmadan manipüle edilmek
❌ Dijital yankı odalarına sıkışmak
❌ Algoritmaların hayat tercihlerine yön vermesi
❌ Veri mahremiyetinin yok olması


🛡️ Kendimizi nasıl koruruz?

🎯 Ajanik web’e karşı siber kalkan önerileri:

  • “Her şey bedava değil.” Verini veriyorsan ürün sensin.

  • VPN kullan, izlerini dağıt.

  • Çerezleri özelleştir.

  • Her platformda aynı hesapla oturum açma.

  • “Ben neden bunu istiyorum?” sorusunu kendine sor.
    (Belki de istemiyorsun. Sadece sana istettiriliyor.)


💬 Söz sende:

👇 Yorumlarda paylaş:

👉 En son hangi ürünü “kendiliğinden” satın aldığını fark ettin?
👉 Sence seni en çok hangi uygulama “gözlüyor”?
👉 “Ajanik web” sence distopik bir tehdit mi yoksa dijital bir kolaylık mı?


📌 Kapanış: İnternetin gizli ajanları

Ajanik web karanlık bir komplo değil - parlak ekranın ta kendisi.
Kendini koruman sadece antivirüsle değil, farkındalıkla başlar.

Çünkü bazen özgür irade sandığın şey,
sana iyi hedeflenmiş bir reklam olabilir.


🐢 Career downshifting: Daha az unvan, daha çok hayat!

“Daha çok sorumluluk, daha çok maaş, daha çok toplantı, daha çok stres…”
Peki ya daha çok ‘ben’?

İşte o noktada sahneye çıkıyor:
Career downshifting.

Yani: Bile isteye kariyerde vites küçültmek.


🚘 Vites küçültmek mi? O da kariyer mi?

Evet!
Kariyer demek sadece yukarı çıkmak değil.
Bazen bilinçli bir geri adım gerçek ilerleme olabilir.
Kariyerde downshifting; daha az stres, daha fazla denge, daha az statü kaygısı ve daha çok anlam demektir.


💼 Career downshifting nedir?

Career downshifting daha yüksek maaş, pozisyon ya da güç peşinde koşmak yerine;

  • Daha az saat çalışmayı,

  • Daha az yönetim sorumluluğu almayı,

  • Daha sade ama tatmin edici görevlerde kalmayı seçmek anlamına gelir.

Ve evet, tamamen gönüllü bir seçimdir.


🤯 Neden biri böyle bir şey yapsın?


🧘‍♀️ 1) Zihinsel & fiziksel sağlıkKurumsal maraton yerine nefesli yürüyüş!

👨‍👩‍👧 2) Aile – yaşam dengesiÇocuğun ilk adımlarını kaçırmamak > aylık performans raporu.

🎨 3) Kendi projelerine zaman ayırmakResim yap, yazı yaz, seyahate çık, köyde sabun üret.

🔄 4) Kariyerin başka bir evresine geçiş: Unvanlar tükendiğinde değil, anlam azaldığında değişim başlar.


🎢 Peki ne değildir?

✖️ Tembellik değil.
✖️ Vazgeçiş değil.
✖️ “Başaramadım, bari çekileyim” hiç değil.

Bu bir strateji.
Ve bazen en radikal cesaret herkes hızlanırken yavaşlamayı seçmektir.


🎯 Kimler için uygun?

  • 35 yaşına gelip “bu muydu?” diye soranlar

  • 3 yöneticili pozisyonda boğulanlar

  • “Bu iş beni yiyor ama maaş iyi” diyenler

  • Kendini yeniden tanımlamak isteyenler

Kısacası: “Bir şeyleri değiştirme vakti” diyen herkes için.


💬 Söz sende!

👉 Sen hiç “vites küçültmeyi” düşündün mü?
👉 Maaş – stres – yaşam üçgeninde en çok neyi feda ettin?
👉 Downshifting yapan birini tanıyor musun? (Belki sensindir!)

👇 Yorumlara yaz, bakalım kaç kişiyiz bu yavaş ama kararlı kulvarda?


🧩 Kapanış: Başarı tanımını kim yazdı?

Kariyer tanımını şirketler mi yaptı, sen mi?
Unvanlar, terfiler, 7/24 ulaşılabilir olmak...
Bunların hepsi başarıysa, peki mutluluk nerede?

Career downshifting, o görünmez başarı reçetesini yırtıp
kendi tanımını yazmaya cesaret etmektir.

Daha az takdir, daha az toplantı… ama daha çok sen.


5 Temmuz 2025 Cumartesi

🎭 Pretend work: Meşgul görünüp hiçbir şey yapmamak sanatı

Teams’te “çevrimiçi”,

Copilot açık, kahve taze…
Gözler ekranda ama akıl uzaklarda.
Zoom’da aktif ama fikir pasif.

Tanıdık geldi mi?
Tebrikler! Pretend work çağındasınız.


🎯 Pretend work nedir?

Pretend work yani “mış gibi yapılan işler”; üretken değil yoğun, anlamlı değil meşgul, etkili değil görünür olmaya dayalı bir çalışma biçimidir.

  • “Toplantıdan toplantıya koşuyorum ama iş çıkmıyor.”

  • “8 saat çalıştım ama ne yaptım hatırlamıyorum.”

  • “Yazıştım, konuştum, sunum yaptım... ama asıl mesele hala ortada.”

İşte bu: pretend work.


🔍 Peki neden oluyor bu?


1) Görünürlük takıntısı

"İş yapmasam da meşgul görünmeliyim!"
Çünkü “boş durmak = tembellik” algısı hala güçlü.

2) Toplantı zehirlenmesi

Günde 7 toplantı, 1 kahve arası.
Ve gün biterken: “Asıl işlere hiç vakit kalmadı…”

3) Micromanagement kültürü

Yönetici kontrol ettikçe çalışan “oynar gibi yapar”.
İş iç motivasyondan değil, “yakalanmama” dürtüsünden beslenir.

4) Amaçsızlık sendromu

Ne yaptığını bilmeyen çalışan =
Çok şey yapıyor gibi görünmeye çalışan insan.


🧠 Pretend work gerçeklerinden biri:

Bir işi yapmak ile
Bir iş yapıyormuş gibi görünmek
Arasında fark var.
Ve bu fark bazen şirketin geleceğini belirliyor.


🎬 Tanıdık sahneler

  • Teams’te yeşil nokta 7/24 açık ama deliverable sıfır.

  • “Sunum hazırlıyorum” cümlesi 3 gündür devam ediyor.

  • Toplantıda aktif not alıyor gibi görünen kişi... aslında yemek siparişi veriyor.

  • “Mail attım, beklemedeyim” en çok kullanılan kalkan.

Bunlar gülümsetebilir ama aynı zamanda düşündürmeli.

Çünkü pretend work = kurumsal verimsizlik + çalışan tükenmişliği.


🛠️ Ne yapmalı? Gerçek işe dönüş takvimi


1) Çıktı odaklı düşün

“Bugün ne kadar meşguldüm?” yerine
“Bugün neyi gerçekten tamamladım?” sorusunu sor.

2) Toplantıları temizle

Her toplantı gerekli mi?
Yoksa bir “pretend work kulübü” mü?

3) Kültürü değiştir

Yöneticiysen: görünürlük yerine güven ve sonuç odaklı yaklaş.
Çalışansan: yoğunluk değil, etki üzerinden kendini göster.

4) Kendine dürüst ol

Gün sonunda kendine itiraf et:
Bugün çalıştım mı yoksa çalışıyor gibi mi yaptım?


💬 Söz sende:

👇 Hadi açık olalım:

👉 En son ne zaman “mış gibi” çalıştığını fark ettin?
👉 Sence bu davranışın en yaygın olduğu alan hangisi: toplantılar mı, e-postalar mı, iş takip sistemleri mi?

Cevaplarını yorumlara bırak.
Belki de birlikte “mış gibi”likten “gerçek üretkenliğe” geçeriz. 😉


🧩 Son söz:

Pretend work sadece çalışanları değil, kurumları da kandırır.
Kendine dürüst olmak bazen ilk büyük adım olur.
Çünkü bazen “mış gibi” durmak yerine bir adım geri çekilip gerçekten yapmak, hem daha az enerji alır hem de daha çok iz bırakır.