Humanokrasiye giden yol hiç de kolay değil. Çünkü bürokrasi bir defa öğrenilmiş ve hafızalara kazınmış. Bürokrasiden vazgeçmek güvensizliğe ve en kötü ihtimalle kaosa sürükleyebilir. Humanokratik bir kurum olabilmek için organizasyonun yeniden yapılandırılması ve kültürel dönüşüm ortak payda buluşturulmalıdır. Pratik dünyadan somut bir örnek vermek gerekirse; Almanya'nın mobil operatörlerinden Sipgate firması dönüşüm yolculuğunda ilk adım olarak tüm çalışanlarına kimsenin onayına gerek duymaksızın diledikleri öğrenim kaynaklarını ve araçlarını sipariş verme hakkını sağlamıştır. Başka şirketler aktif olan tüm seyahat yönetmeliklerini kaldırıp çalışanlarına iş seyahatleri için kredi kartı verdiler. Sonuç ne mi? Çalışanlar şirketin menfaatini ve faydasını gözeterek harcamalarını gerçekleştirdiler. Bunun yansıması olarak seyahat harcamaları azaldı, bürokratik işlemlerin verimsizliğine son verildi ve en önemlisi çalışanlar kendilerini değerli hissetmeye başladılar.
Bir liderin ekibindeki çalışanlara şunu sorması sizde nasıl bir his uyandırırdı; kendiniz için ideal iş tanımınızı yazar mısınız? Hedeflerinizi kendiniz belirler misiniz? Sonuç olarak humanokrasinin özünde çalışan odaklı bir kurum kültürü yatıyor. Her çalışanın maksimum katkıyı sağladığı, yaratıcılıklarını sergileyebildiği, yetişkin gibi görüldükleri, oyun alanına sahip oldukları, gereksiz kurallar ve prosedürlerin olmadığı, motivasyon-cesaret ve tutkunun yüksek seviyede seyrettiği bir ortam humanokrasinin kapılarını ardına kadar açıyor. Sizce de artık bürokrasi yerine humanokrasinin vakti çoktan gelmedi mi? :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder