Doğu Anadolu’ya yapılan her yolculuk insanın zihninde bir efsane, hafızasında bir göl, ayaklarında bir tırmanış ve telefonunda yüzlerce fotoğraf bırakır. Benim için de öyle oldu. 5 gün, 5 şehir, sayısız hikaye… Buyurun Doğu Anadolu turumun “yer yer tarih kokan, yer yer macera dolu, ara ara komik” notları;
1. gün - Bitlis: Urartu'ların gölgeleri, krater gölleri ve dağların sessizliği
Muş ovası’nda başlayan gün Bitlis’in M.Ö. 4000’lere kadar uzanan tarihiyle açıldı. Şehrin dere içine kurulmuş oluşu bile başlı başına ilginç; bir yanda suyun sesi, bir yanda dağların koruması altında saklı bir tarih.
🔸 İhlasiye medresesi: “Kapı sanattır!” dedirten ihtişamı hala aklımda.
🔸 Şerefhan ailesi kümbetleri: Selçuklu mimarisinin taşla yazdığı şiirler
🔸 Bitlis Ulu cami: Selçuklu döneminden bugüne ulaşan ağırbaşlı bir yapı
🔸Nemrut krater dağı: 2.600 metre yükseklikte volkanik patlamayla oluşmuş çukurda bir büyük göl, iki küçük göl ve bir “ılık göl”. Doğa “beni hafife alma” diyordu.
Günün mottosu:
“Doğa güçlüdür, Urartu'lar inatçı, Bitlis ise hepsinin arasında büyülü bir sessizlik…”
2. gün - Van: Aslanların krallığı, sodalı göl ve efsaneler adası
Van benim için “her ayrıntısı ayrı bir belgesel” olan bir yer.
🧵 Halı & kilim dokuma:
Bir kilimin 1 m²’si 3-6 ay, halının 2,5-3 yıl…
Halı tüy tutmaz, kir tutmaz, sabır tutar.
Halk eğitim merkezindeki tezgah sesine yeniden hayran oldum.
🏺 Urartular:
3 milyon nüfuslu bir dağ topluluğu; Kral Minua’nın açtığı su kanalları hala çalışıyor.
Sembol: Aslan
Dönem: demir çağı başlangıcı
Enerji: %100 özgün
🏰 Van kalesi, Urartu müzesi, Çavuştepe (Sardur) kalesi, Hoşap (Güzelsu) kalesi, Vanadokya
Hepsi “biraz daha gez, daha anlatacağım” dedi.
🛶 Akdamar adası:
Tamara’nın efsanesiyle büyülenmeyen kaldı mı?
Van gölü’nün sodalı suyu güneşte başka bir mavi oluyordu.
🔨 Savat (karartma) işçiliği:
Bir bilezik = 2,5-3 gün emek
Emek kokusu her yerdeydi.
Ve tabii…
🐱 Van kedisi evi:
Mavi-kehribar gözlü aristokratlar tarafından kısa bir süreliğine kabul edildim.
Van’ın mottosu:
“Bir şehir bu kadar efsane, bu kadar tarih, bu kadar göl rengi barındırabilir mi?”
3. gün - Hakkari (1. bölüm): Dağların hikayesi, vadilerin sessizliği
Hakkari’de doğa insanın ağzına “wooow” ifadesini yapıştırıyor.
🔸 Meydan medresesi (1700'ler):
Hem Selçuklu, hem Osmanlı dokunuşu… Zaman makinesi gibi.
🔸 Zap vadisi seyir terası:
Manzara harika.
Üç kişi intihar etmiş bilgisi… Harika olmayan kısım.
Yerel rehberimiz Mustafa’nın donuk bir yüz ifadesiyle “evet evet burada” demesi ise unutulmaz.
🔸 Ağaçdibi ve Marinus şelaleleri:
Doğa: “Benden daha serin kimse yok!”
🔸 Zap vadisinde Çimenliköy beyaz su eşliğinde közde çay:
Çayın kokusu → mutluluk
Dağların sessizliği → meditasyon
🔸 Şine dağı'nda jandarma kontrol noktası
Coğrafya: Hakkari
Güvenlik: Hakkari
Manzara: Hakkari
Her şey Hakkari!
Günün özeti:
“Dağ ne kadar yüksekse insan o kadar küçülüyor. Ve bu his güzel.”
4. gün - Hakkari (2. bölüm) → Şırnak: Köprüler, vadiler, pirinç ve kapalı atölye
🔸 Büyük Zap vadisi:
Van Gürpınar’dan Irak’a kadar 400 km, insanın zihni bile yoruluyor düşünürken...
🔸 Devrimci Gençlik köprüsü:
Deniz Gezmiş ve arkadaşları 1969’da Boğaz Köprüsü’nün mini versiyonunu yapmış.
1999’da bugünkü haline dönmüş.
Tarihin hem hüzünlü hem cesur paragrafı.
🔸 Yeni tünel & köprü:
Yüksekova-Şemdinli arası 1 saat 15 dakika kısalmış.
Coğrafya ders kitapları bunu kıskanır.
🔸 Kahve sendromu:
Çarşıda turlarken bir anda kahve içme isteği → şiddetlenme → doyma → pişmanlık → tekrar içme.
Kısır döngü.
🔸 Çukurca:
Taş evler = ilk kat mülkiyetli ev konsepti
Meşhur: pirinç & tahin
Durum: tahin atölyesi kapalı
🔸 Şırnak’a varış
Nuh’un şehri.
Dicle manzaralı otel.
Gökdelen değil ama hikayesi çok uzun.
5. gün - Şırnak → Mardin: Krallar geçidi, ağıtlar, efsaneler ve Asur izleri
Bugün “Bir insan bir günde kaç kültürle tanışabilir?”in cevabını aldım.
Şırnak
🔸 Cudi & Gabar dağları:
Coğrafya kitapları için poz veriyorlar.
🔸 Dicle & Fırat:
Ticaret, tarım, medeniyet…
Mezopotamya’ya neden “beşik” dediklerini anlıyorsun.
🔸 Kasrik boğazı (Krallar geçidi)
Kasrik çayı → Dicle’yi besliyor.
Tarih → ruhu besliyor.
🔸 El Cezeri köprüsü, Cizre kalesi, Ulu cami
Şafi ve Hanefi ibadet alanlarının ayrımı özellikle dikkat çekiciydi.
🔸 Mem u Zin türbesi
Aşkın en trajik hali…
Mem zindanda ölüyor, Zin onun acısına dayanamıyor.
Kürt edebiyatının Romeo & Juliet’i gibi ama daha hüzünlü.
🔸 Dengbej evi
Kürtçe ağıtlar, sözlü tarih, yanık sesler…
Kalbe işleyen bir ritim.
🔸 Kırmızı medrese & Ahmed-i Cezeri türbesi
Cezeri’nin dahilik mirasına kısa bir selam.
Mardin
🔸 Nusaybin - Aziz Mor Yakup kilisesi
İlk Hristiyan teoloji okulu.
Sınırın öbür yanında Kamışlı… Bir adım öte başka bir dünya.
🔸 Süryani'ler, Asur'lar & 4.000 yıllık zaman tüneli
Kültür yoğunluğu: %120
Fotoğraf çekme isteği: %300
🔸 Dara antik kenti
Nekropol, dev sarnıçlar, askeri garnizon…
M.Ö. 500’de kurulmuş bir şehir ama hala “modern” görünmeyi başarıyor.
Günün mottosu:
“Mardin zaten bir şehir değil, bir koleksiyon.”
Final: Doğu Anadolu beni çağırdı, ben de gittim. İyi ki gitmişim.
Bu tur; Urartu'lardan Süryani'lere, dağlardan şelalelere, ağıtlardan halı tezgahlarına…
Hem tarih, hem doğa, hem kültür, hem insana dair bir yolculuktu.
Bir dahaki rotaya kadar:
“Doğu insanı yormaz. Ama güzelliğiyle derin bir nefes aldırır.”