Logo

Logo

7 Aralık 2025 Pazar

Hititler’den Selçuklular’a: Amasya - Tokat - Çorum rotasında 3 günlük tarih, lezzet ve macera yolculuğu

Ekim 2025'de çıktığım bu yolculuk; Hititler’in izinden Selçuklular’ın hikayesine, Yeşilırmak kıyısından Ballıca mağarası’nın serin karanlığına, Tokat kebabının tadımından Hattuşa’nın büyüleyici taşlarına kadar uzanan zamanlar arası bir mini kaçış oldu.

Hazırsan bu yazımızda Anadolu’nun binlerce yıllık belleğinde kısa ama etkileyici bir tura çıkıyoruz!


📍 28 Ekim - Amasya: Efsaneler, mumyalar ve Yeşilırmak’ın huzuru

Güne Amasya’da Payidar Restaurant’ta yöresel bir kahvaltıyla başladık. Toygar çorbası içip Amasya çöreği yiyerek “evet, burası gerçek bir gastronomi şehri” kararımı o anda verdim.

Kahvaltının enerjisiyle soluğu Yeşilırmak kıyısında aldım. Yalıboyu evlerinin o kartpostal gibi güzelliği, Harşena kalesi ve Pontus Kral kaya mezarları manzarasıyla birleşince insan ister istemez “geçmişte kimler buralardan geçti acaba?” diye düşünmeden edemiyor.

Sonrasında yolumuz Ferhat ile Şirin Aşıklar müzesi ve Ferhat’ın meşhur su kanalıyla kesişti. Hikayeyi bilirdim ama kanalı görünce Ferhat’a hak verdim: “Aşk büyük iştir.”

Bir sonraki durak: Amasya Arkeoloji ve Mumya müzesi. Mumyalarla göz göze gelmek… anlatılır gibi değil, yaşanır. Soğukkanlı kalmak için kendime küçük bir elma kurabiyesi ödülü bile verdim.

Günün devamında Sultan II. Bayezid külliyesi, Darüşşifa, şehir manzarasına tepeden bakan Çakallar tepesi derken şehir beni çoktan içine çekmişti.



📍 29 Ekim - Tokat: Mağaralar, kebap, tarih ve Cumhuriyet coşkusu

İkinci güne Tokat’ta başladık. İlk durak doğanın milyonlarca yılda sabırla oyduğu Ballıca mağarasıydı. İçerideki serinlik, dev sarkıtlar, insanın kendini başka bir gezegende hissetmesine neden oluyor.

Ardından Tokat kültürünün en renkli duraklarından biri olan Yazmacılar sitesinde kısa bir sunuma denk geldim. Renk renk yazmalar, desenler… Sanki zaman bir anda başka bir yüzyıla aktı.

Öğle yemeğinde Tokat kebabının tadına vardım. Tokat sokaklarında dolaşırken saat kulesi, Mevlevihane, Taşhan ve Tokat kalesi manzaraları adeta “Fotoğraf çekmeden geçemezsin” dedi. Haklılardı, geçemedim.

Tokat şehir müzesi, Arkeoloji ve Etnografya müzesi, Yağıbasan medresesi, Deveciler hanı, Ulu camii ve meşhur Sıkdişini helası derken şehirle derin bir bağ kurmaya başladım. Kapanışı Müze cafe’de tatlı ve kahve ile yaptım.

Ve akşam…
Hıdırlık alanı’nda Elif Buse Doğan’ın Cumhuriyet konseri.
29 Ekim’in ruhunu anlatan en güzel finaldi: coşku, müzik, tarih, kalabalık… Tam bir Cumhuriyet bayramı atmosferi.




📍 30 Ekim - Çorum: Hititlerin başkentine yolculuk

Son gün durağımız Çorum’du. Şehir turuna saat kulesi ve Çorum kalesi ile başladık.
Sonra sıra müzelere geldi: Arkeoloji ve Etnografya müzesi, Hititlerden Roma’ya uzanan parçalarla adeta “mini bir tarih dizisi” niteliğindeydi.

Ama asıl vurucu kısım…
Hattuşa antik kenti.

İnsan Hattuşa’ya adım attığında önce sessizliği fark ediyor. Çünkü bu sessizlik binlerce yıllık bir uygarlığın fısıltıları gibi geliyor kulağa. Yazılıkaya açıkhava tapınağı ise adeta “bizim hikayemiz taşlarda saklı” diyen bir açık hava arşivi.

Hitit krallığı’nın başkentinde dolaşmak tarih okumakla kıyaslanmayacak ölçüde büyüleyici bir deneyim.


🎒 3 günün özeti: Tarih, lezzet ve Anadolu’nun sıcaklığı

Bu 3 günlük rota bana şunu hatırlattı:

Anadolu’da üç gün gezmek, üç dönem tarih öğrenmek, üç farklı kültürle tanışmak ve üç şehirde kendine ayrı bir anı biriktirmek demektir.

Amasya’nın efsanelerle dolu romantik ruhu,
Tokat’ın tarihiyle harmanlanmış samimiyeti ve leziz mutfağı,
Çorum’un Hititlerin görkemiyle misafir ettiği antik atmosferi…

Hepsi bu yolculuğu unutulmaz kıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder