Logo

Logo

6 Temmuz 2020 Pazartesi

Almanya mı? Türkiye mi? Sizce (Part 2)

Bir önceki yazım biraz uzayınca Almanya'da yaşamanın kendi perspektifimden artılarını bugüne bıraktım. Mercedes-Benz Türk bünyesinde çalıştığım dönemlerde, özellikle 2015 ve 2016 yıllarında, Almanya'da yaşayan ve iş fırsatını değerlendirmek üzere Aksaray'ın yolunu tutan bir çok insana dokunduğumu söyleyebilirim. Bu arkadaşların sadece kariyerlerinde değil, aynı zamanda hayatlarında da önemli bir değişikliği tetikleyen bir pozisyonda olmak hakikaten tatmin edici bir durumdu.

Almanya'da yaşamanın olumlu yanları neler mi? İşte Ahmet Karcicio perspektifinden deneyimler...

  • İnsana verilen değer: Burada şunu gönül rahatlığıyla belirtebilirim ki, sosyal devlet anlayışının getirdiği yapılandırılmış sistem Almanya'da yaşayan ve en güç durumda bulunan kişiyi bile hayatta tutmayı başarıyor. Bu doğrultuda devlete duyulan güven ve inanç oldukça yüksek seviyede. 
  • İnsanlar arası anlayış: Benim dikkatimi çeken bir başka unsur da Almanya'da çok çeşitliliği de barındıran bir insan topluluğunun yaşamasına rağmen - zaman zaman ırkçılık medya tarafından abartılı bir şekilde gündeme gelse de - insanların birbirlerine gösterdikleri tolerans ve yaşam alanlarına duydukları karşılıklı saygı ve hoşgörü.
  • İnsanların yaşam tarzları: Almanya Şansölyesi ve dünyanın en önemli siyasi figürlerinden biri olan Angela Merkel'in çok sıradan bir apartman dairesinde yaşadığını ve zaman zaman Başbakanlık binasına bisikletle gittiğini biliyor muydunuz? Merkel'in mütevazı ve gösterişsiz yaşam stili ülkenin bir çok kesimini aslında temsil ediyor. Almanya'da nasıl göründüğünüzden ziyade neler yapabildiğinize değer veriliyor.
  • Düzenli trafik: Dünya üzerinde sanırım Almanya'da yaşayan vatandaşlar gibi trafik kurallarına riayet oldukça azdır. Burada araç kullanan insanların yayalara gösterdikleri genel yaklaşım örnek alınacak boyutta. En basitinden kendi adıma değinmem gerekirse, yaya olarak Almanya'da kırmızı ışıkta beklerken Türkiye'de sanırım toplum psikolojisine uyarak ben de bir an önce karşıya geçmek için fırsat kollayan birine dönüşüyorum. :)
  • Sanayinin ülkeye yayılımı: Vatandaşa istihdam imkanı sağlayan özel sektör kuruluşlarının belli bir bölgede konumlandırılmış olmasından ziyade ülke içerisinde geniş çaplı bir coğrafi yayılım söz konusu. Nasıl büyük şehir veya metropol olarak lanse edilen noktalarda fabrika yatırımları varsa, aynı şekilde kırsal kesimde de benzer sanayi kuruluşlarını görmek mümkün. Almanların tipik bir planlama dahisi oldukları burada bir defa daha ortaya çıkıyor. Sonuç mu? Ülkenin her bölgesi yaşamaya değer kılınıyor ve kişi başına düşen yaşam alanı bu sayede genişliyor.
  • Çalışan hakları: Gelişmiş bir ülkenin getirmiş olduğu ciddi çalışan hakları mevcut. Yılda min. 24 iş günü izin imkanından tutun da haftada 35-40 saat arası mesaiye kadar düzenlemeler sadece bazıları. Fazla mesai mi? Almanlar genel anlamda zamanında başlayıp zamanında bitirmeye meyilli olduklarından dolayı bu kavramın pek fazla geçerliliği yok. :)
  • Fevkalade ulaşım ağı: Almanya'da eşine az rastlanır bir raylı sistem ağı bulunuyor. Reklam yapmak gibi olmasın, ama "Deutsche Bahn" olmak kolay değil tabi. :) Size de tren yolculuğunun keyfini çıkarmak düşüyor. Eğer kendi aracınızla uzun bir yola çıkmak isterseniz, otoyol bağlantılarının kusursuza yakın olması hakikaten müthiş bir altyapı planlamacılığının eseri olarak göze çarpıyor.
  • "Made in Germany": Almanya'da bir ürünün üretildiğini gösteren bir ticari markadan bahsediyorum. Esasında Alman mühendisliğine ve teknolojisine gönül verenler için bir nevi değişmez bir slogan. Bu ibareyi taşıyan her hangi bir eşyayı gördüğünüzde hiç tereddüt etmeden alabilirsiniz. :)

1 yorum:

  1. Ahmet Bey, iki partı da okudum. Verdiğiniz bilgiler için sonsuz teşekkürler. Türkiye'deki gençlerin ve Almanyadaki soydaşlarımızın mutlaka böyle yazıları okumaları ve sonrasında hayatlarına yön vermesi gerekiyor. Saygılarımla.

    YanıtlaSil