Hayat bazen bizi yukarıdan aşağı doğru bir U harfi gibi süzülmeye zorluyor.
Hazırsan, gel “U teorisi”nin derin sularına birlikte dalalım.
💡 U teorisi nedir?
MIT profesörü Otto Scharmer’ın geliştirdiği U teorisi değişimin sadece dışarıda değil, içeride başladığını savunan bir yaklaşım.
Kısaca:
“Bir problemi çözmek istiyorsan önce onu yaratan bilinç düzeyine in.”
Yani hemen çözüm aramak yerine önce dur, dinle, gözlemle, derinleş.
Çünkü çoğu zaman cevap “ne yapmalıyım?”da değil,
“neden böyle hissediyorum?”da saklı.
🔻 U’nun iniş tarafı: Eskiyi bırakma cesareti
“Bırakmak” bazen üretmekten daha yaratıcı bir eylemdir.
Yani U’nun ilk yarısı:
-
Susmak
-
Dinlemek
-
Gözlemlemek
-
Eski varsayımlarını sorgulamak
Bu kısım konforlu değildir ama şifalıdır. 🌧️
🔸 U’nun dibi: Sessiz bir doğum odası
U’nun en dip noktası “Presence” yani derin varlık hali olarak geçer.
Burası ne geçmişin ağırlığı ne de geleceğin endişesiyle doludur.
Sadece “şimdi” vardır.
Burada kişi yeni bir benlik algısına doğar.
Eski kimlikler çözülür, yeni farkındalıklar belirir.
Bir bakıma bu nokta “kriz” ile “dönüşüm” arasındaki sınır çizgisidir.
U’nun dibinde olmak batmak değil - yeniden kök salmaktır. 🌱
🔼 U’nun çıkış tarafı: Yeninin doğuşu
Bu aşamada:
-
Yeni fikirlere alan açarsın
-
Eylemlerini sezgisel olarak şekillendirirsin
-
Artık sadece “başarı” değil, “anlam” da ararsın.
⚡ Kısaca U teorisi bize şunu fısıldar:
“Gerçek yenilik düşünmeyi bırakıp hissettiğin anda başlar.”
Ve bu aslında modern liderliğin de özüdür:
Sadece hızlı düşünen değil, derin hissedebilen insanlar fark yaratır.
☕ U teorisi’ni yaşamına nasıl uygulayabilirsin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder